Wednesday, September 28, 2011

Fivb Dünya Şampiyonası İzlenimleri





Foro Italico’ya gidip de plaj voleyboluna aşık olmamak mümkün değil! Kocaman bir spor kompleksi düşünün. İçinde olimpiyat standartlarında stadyum, tenis kortları, yüzme havuzu ve üniversite bulunuyor. Roma’daki bu kompleks aynı zamanda FIVB Plaj Voleybolu Dünya Turu için de kullanılabiliyor. Plaj voleyboluna ayrılan kısımda 10.000 seyirci kapasiteli bir merkez stadyum, 4 tane daha az seyirci kapasiteli maç kortları, 2 adet ısınma kortu, 5-6 adet amatör voleybol sahaları, birçok mağaza, kafe, restaurantlar, bar ve konser alanları, bunları çevreleyen geniş bir yeşil alan ve Roma’ya özgü heykeller var.









İlk kez 1997 yılında Los Angeles’ta düzenlenen FIVB Plaj Voleybolu Dünya Şampiyonası’nın 2011 yılı ev sahipliğini yapan bu büyük alanda seyirciler, oyuncular, antrenörler, maçların istatistiklerini tutanlar ve basın mensupları bir maçtan diğerine gidiyor ve bütün maçları yakından takip etmeye çalışıyorlar. Maçlarının saatini bekleyen oyuncular, farklı ülkelerin heyecan yaşayan taraftarları, maçlardan sonra sporculardan imza alıp, fotoğraf çektirmek için bekleyenler, toplu halde maç izlemeye gelen öğrenciler ortamı tam bir plaj voleybolu şölenine çeviriyor.




FIVB’nin, başarılı oyuncuları daha yakından tanıtmak ve onlarla daha rahat iletişime geçmek için tasarladığı yeni oluşumu ‘FIVB Heroes’un plaj voleybolu basın lansmanı da şampiyona içerisindeki yerini almış. İki önemli oyuncu Kerri Walsh ve Emanuel Rego’nun, merkez stadyumun hemen yanında konumlandırılmış beşer metrelik dev heykelleri, hem oyuncuların kendilerinin, hem biz basın mensuplarının, hem de şampiyonaya gelmiş plaj voleybolu severlerin fazlasıyla ilgisini çekiyor. İki kez dünya şampiyonluğu ve bir kez de olimpiyat şampiyonluğu sevinci yaşamış, Brezilya’da Plaj Voleybolu’nun ‘Pele’ si olarak da anılan Emanuel Rego’nun, FIVB Heroes’un basın toplantısında söylediği birkaç cümle ise dikkate değer:







‘1997 yılında oynadığım ilk Dünya Şampiyonası’nda sadece biz oyuncular vardık. Şimdi ise hemen hemen her ülkenin taraftarları da burada. Bu çok güzel bir gelişme. 17 yaşından beri plaj voleybolu oynuyorum ve şu an 38 yaşındayım. Her sene bu spor için oldukça fazla emek harcadım. Partnerim Alison ise henüz 25 yaşında fakat oldukça enerjik. Şampiyonluk için mücadele ediyoruz. Dünyada hiç kimse plaj voleybolunu benim sevdiğimden daha fazla sevemez. O benim küçük çocuğum.’



Gerçekten de hem Emanuel Rego, hem de Kerri Walsh, başarılı ve profesyonel birer sporcu oldukları kadar saha dışında da çok sıcak ve samimiler. Plaj voleyboluna olan tutkuları hemen hissediliyor. Emanuel Rego ile ‘FIVB Heroes’ basın toplantısının hemen sonrasında kısa bir röportaj yapma imkanım oldu. Kendisine Türkiye ve plaj voleybolu hakkında birkaç soru yönelttim. İlerleyen günlerde bu röportajı da Voleybolunsesi’nde yayınlama fırsatım olacak.



Maçlara gelicek olursak Emanuel’in de söylediği gibi, birçok ülkenin var olan taraftarlarının sayıları finallere yaklaştıkça iyice arttı. Organizasyon da, merkez stadyumda maçlarını oynayan ülkelere özgü şarkılar çalarak zaten son derece motive oyuncuların yanına taraftarları da ekledi. Birçok spor dalında olduğu gibi Brezilyalı taraftarlar yine neşeli ve eğlenceli tavırlarıyla baş rolde idiler. Oyuncuları da onlara erkeklerde üç, bayanlarda ise 2 takımlarını çeyrek finale taşıyarak karşılık verdiler.



Hayal kırıklığı erkeklerde Amerikan takımlarından geldi. 4 takımla başladıkları şampiyonanın çeyrek finaline hiçbiri ulaşamadı. Şampiyonluğun güçlü adaylarından Amerikalı Phil Dalhausser-Todd Rogers ikilisi çeyrek finale kalma mücadelesinde 2009’un Dünya şampiyonları Alman Julius Brink-Jonas Reckermann ikilisine takılarak erken veda etti. Tabii bu vedada Phil Dalhausser’ın şampiyona boyunca devam eden sol ayak bileğindeki sakatlığın da etkisi büyüktü. Bu maçtan sonra Todd Rogers hemen soyunma odasına gitmiş, saha içinde kalan Phil’in yüzünü ise hüzünlü bir ifade almıştı. Bana da deklanşöre basmak kaldı:






Roma’ya erkeklerde son Dünya şampiyonu ünvanı ile gelen Alman ikili özellikle Julius Brink’in etkili servisleri ile birçok takımın manşetini bozmayı başardı. Hemen akabinde gerçekleştirdikleri yüzlerce kez çalışılmış hissini veren hızlı hücumlar ve Reckermann’ın blokları ile yarı finale kadar mağlubiyet yüzü görmediler. Yarı finalde Brezilyalı Emanuel Rego-Alison Cerutti ikilisine yenildikten sonra ise bronz madalya mücadelesinde karşılarında Letonyalıların final four’a armağan ettikleri sürpriz bir takım vardı. TVF Plaj Voleybolu Ligi 2010-2011 sezonunda ülkemizde Halkbank forması giymiş Martins Plavins ve partneri Janis Smedins. Çekişmeli geçen mücadelenin tie-break setini daha iyi oynayan Alman ikili, Letonyalıların bir sürprize daha imza atmalarına izin vermeyerek bronz madalyanın sahibi oldular. Maçtan sonra hakem masasının yanında karşılaştığım Martins’le aramızda ufak bir sohbet geçti. Kendisini başarılı bir şampiyona geçirdiklerinden dolayı tebrik ettim. O da eliyle işaret ederek, ‘Podyuma çok az birşey kalmıştı, önde götürürken kaybettiğimiz ilk seti alsaydık belki de şu an 3.lük kürsüsünde biz olacaktık.’ dedi.



Artık bayanlarda beklenen finalin zamanı gelmişti. Bir tarafta üç Dünya ve iki Olimpiyat şampiyonlukları bulunan Amerikalı Kerri Walsh ve Misty-May Treanor, diğer tarafta ise Amerikalı ikilinin yokluğunda iki senedir FIVB’de rekorları alt üst ederek sezon şampiyonlukları yaşamış ama henüz Dünya şampiyonluğu bulunmayan Brezilyalı Juliana Felisberta Silva-Larissa Franca ikilisi. Tie-break kaçınılmazdı. Farklı skorlarla biten ilk iki setin ardından son sette başa baş bir mücadele oldu. Amerikalı ikili setin sonunda maç sayısı atmasına rağmen, Juliana’nın bloğu ile geri dönen Brezilyalı ikili, seti kazanarak ilk Dünya şampiyonluklarına ulaştı. Maçtan sonra Juliana ve Larissa’nın sevinci görülmeye değerdi. Amerikalıların cephesinde ise dördüncü kez Dünya şampiyonu olmanın eşiğinden dönmenin verdiği hüzün hakimdi. Kerri Walsh, şampiyona boyunca her maçtan sonra yaptığı gibi, saha çevresinde çalışan tüm gönüllüleri yine tek tek dolaşarak onlara teşekkür etti. Sonra da plaj voleyboluna ara verdiği 2009 ve 2010 yıllarında dünyaya getirdiği iki çocugunun ve eşinin bulunduğu tribüne yöneldi. Bu kez ikincilik kürsüsündeydi.





Erkekler finali ise bayanların aksine beklendiği kadar çekişmeli geçmedi. Yine de yıllarca beraber birçok başarılara imza atmış Brezilyalı Emanuel Rego ve Ricardo Santos’un şampiyonluk maçında birbirlerine rakip olmaları manidardı. Maç boyunca daha iyi ritm yakalayan Emanuel Rego-Alison Cerutti ikilisi, Ricardo Santos-Marcio Araujo karşısında iki seti de kazanarak Dünya şampiyonluğunu ilan etti. Son sayıdan sonra Emanuel ve Alison koşarak stadyumda bulunan yüksek bir platforma çıktılar. İlk kutlamalarını burada yaptılar. Alison 2009’da finalde kaybettiği şampiyonluğa bu kez ulaşmanın sevincini yaşarken, Emanuel bu mutluluğu 3. kez yaşıyordu.



SWATCH FIVB World Championships 2011 - Roma / Tüm fotoğraflarım için:



Sunday, September 25, 2011

Ana Tabloya Doğru



1996 yılı idi; Plaj voleybolumuzun dünya arenasına çıkışı.

O yıl ülkemizde ilk defa düzenlenecek olan FIVB Dünya Turu ayağını izlemek için lise voleybol takımında beraber oynadığımız üç arkadaş Alanya’ya gitmiştik. Kleopatra Plajı’nda kurulmuş olan 5000 kişilik merkez kortta dünyanın en iyi plaj voleybolu takımlarını izlemiştik. Kimler miydi onlar? Brezilyalı Roberto Lopez-Franco Neto, Ze Marco Melo-Emanuel Rego, Arjantinli Esteban Martinez-Martin Conde, Amerikalı Sinjin Smith-Carl Henkel, Norveçli Jan Kvalheim-Bjorn Maaseide ve de Kanadalı John Child-Mark Heese o yılların en formda ikilileriydiler.

Üç Türk takımımızın da ev sahibi olma avantajımızla turnuvaya direk ana tablodan katılıyor olması heyecanımızı daha da arttırmıştı. Gökhan Öner-Cengizhan Kartaltepe, Ali Peçen-Vefa Şimşek ve Metin Görgün-Şenol Yaman ikililerinden oluşan takımlarımız turnuva boyunca iyi performans göstermişlerdi. Özellikle Ali-Vefa ikilisinin ilk turda, turnuvayı daha sonradan birinci bitirecek olan Martinez-Conde’ye karşı verdiği mücadele ve Gökhan-Cengizhan ikilisinin İsviçreli rakipleri Martin Laciga-Paul Laciga’ya karşı aldıkları galibiyet bize heyecan dolu dakikalar yaşattı. Neticede Türk plaj voleybol takımlarının ilk kez katıldığı FIVB Dünya Turu ayağını, Metin-Şenol’un 25. sırada, Ali-Vefa’nın 17. sırada, Gökhan-Cengizhan’ın da 13. sırada bitirmeleri biz plaj voleybolu hayranlarını ümitlendirmiş ve mutlu etmişti.

Ne var ki ilerleyen yıllarda uluslararası alanda işler pek de istediğimiz gibi gitmedi...

1997 ve 1998 yıllarında Alanya’da tekrar düzenlenen FIVB ayaklarında yine ev sahibi olarak ana tabloda yer alan takımlarımızdan galibiyet yüzü gören olmadı. Ön elemelerde mücadele eden takımlarımız da ana tabloya kalma başarısı gösteremediler. 2002-2006 yılları arasında ise bu kez ülkemizde düzenlenen CEV Avrupa Şampiyonası ayaklarında şanslarını deneyen takımlarımız da maalesef beklediğimiz sonuçları alamadı.

Sözettiğim yıllarda oyuncularımızın yurtdışı turnuvalarında ülkemizi temsil etme fırsatı da fazla ol(a)madı. O yıllara ait hafızamda sadece iki turnuva var. İlki 1997 yılında Vefa Şimşek-Alpaslan Erdem ikilisinin Karlovy Vary, Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen FIVB Challenger and Satellite (C&S) ayağına katılması ki, bu turnuva plaj voleybolunda yurtdışında oynadığımız ilk resmi turnuva olması açısından önemlidir. İkincisi ise 2004 yılında Hüseyin Koç-Volkan Güç ikilisinin 9. sırada bitirdiği Slavkov, Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen CEV C&S ayağıdır.

2009 senesine geldiğimizde, plaj voleybolumuz adına belki de ‘milat’ olarak nitelendirebileceğimiz bir gelişme yaşandı. Türkiye Voleybol Federasyonu dünyada bir ilke imza atarak TVF Plaj Voleybolu Ligi’ni kurdu. Federasyon kısa sürede oyuncularımızın kış aylarında da plaj voleybolu oynayabileceği kapalı kortları faaliyete geçirdi. Böylece yıl boyunca profesyonel anlamda plaj voleybolu oynayabilecek oyuncularımızın yetişmesi adına zemin hazırlandı. Ayrıca özellikle yurtdışında örneklerini gördüğümüz, salon voleybolundan plaj voleyboluna geçiş yapmak isteyen sporculara da imkan sağlanmış oldu.

TVF Plaj Voleybolu Ligi 2009-2010 sezonunun sona ermesiyle, 2009 yazında çalışmalarına başlanılan Milli takımımız da yavaş yavaş oluşmaya başladı. Ligin ilk senesinde başarı gösteren ve nispeten yaşça genç olan oyuncularımızdan oluşan Milli takımımız, antrenör Atay Doğu yönetiminde ve Voleybol Federasyonumuzun da desteğiyle özlediğimiz yurtdışı turnuvalarına 2010 yazı ile birlikte tekrardan katılmaya başladı.

CEV C&S turnuvalarında boy göstermeye başlayan oyuncularımız ilk turnuvalarda tutuk bir oyun sergileseler de kısa zamanda yurtdışında turnuva oynamaya alışarak galibiyetler almaya başladılar. Milli Takımımıza Selçuk Şekerci-Volkan Göğtepe ve Murat Giginoğlu-Hakan Göğtepe ikililerinden oluşan ekibinin yerleşmesiyle Avrupa’da daha iyi maçlar oynamaya başladık.

İlk sevindirici sonuç 2010 Temmuz ayında Kıbrıs’ta oynadığımız CEV C&S ayağında geldi. Turnuvada finale kadar gelmeyi başaran Selçuk-Volkan ikilisi, finalde Yunan Kotsilianos-Xenakis ikilisine 2-0 yenilerek turnuvadan ikinci sırada ayrılmasına rağmen, yurtdışında ilk kez kürsüye çıkmanın sevincini yaşadık.

Hemen ardından Ağustos ayında Vaduz, Lihtenştayn’da oynadığımız CEV C&S ayağında bu kez üçüncülük kürsüsünde yer alan Selçuk-Volkan ikilisi bizlere bir kez daha plaj voleybolumuz konusunda ümit verdi. CEV C&S Turnuvalarında Murat Giginoğlu-Hakan Göğtepe ikilisine göre biraz daha iyi sonuçlar alan Selçuk Şekerci – Volkan Göğtepe ikilisi, 2010 Ağustos ayının ortasında Berlin’de düzenlenen CEV Avrupa Şampiyonası için ‘wildcard’ (kontenjan hakkı) almaya hak kazandı ve ana tablodaki yerini aldı. Gruptaki ilk maçında, 2009 senesinin FIVB Dünya Şampiyonu Alman Julius Brink-Jonas Reckermann ikilisi ile karşılaşan millilerimiz çok iyi mücadele ettikleri maçta, tie-break setinde 16-14 yenilmekten kurtulamadı. İkinci maçında Letyonyalı Martins Plavins – Janis Semedins ikilisine yenilen takımımız, gruptaki son maçında İsviçreli Patrick Huescher-Sascha Heyer ikilisini mağlup etmesine rağmen turnuvaya veda etti.

Ağustos ayı sonlarında katıldığımız FIVB Dünya Turu’nun erkeklerde son iki ayağı olan Aland, Finlandiya ve The Hague, Hollanda turnuvalarında ise Selçuk Şekerci-Volkan Göğtepe ve Murat Giginoğlu-Hakan Göğtepe ikililerinden oluşan takımlarımız ön elemelerin ilk iki turlarında elenmekten kurtulamadılar. Fakat 1998’den beri ilk defa FIVB Dünya Turu’nun havasını koklamak takımlarımız adına iyi bir tecrübe oldu diyebiliriz.

2010 yılı Eylül ayı sonlarında ise iki tane başarılı turnuva geçirdik. Üç aşamalı 2012 Londra Olimpiyatları elemelerinin ilk aşaması Alanya’da gerçekleşti. Ülkemiz ile Slovakya ve Avusturya’nın katıldığı maçlarda, Selçuk Şekerci-Volkan Göğtepe ve Murat Giginoğlu-Hakan Göğtepe ikililerinden oluşan Milli takımımız iki ülkeyi de geride bırakarak birincilik kürsüsüne çıktı ve bu sonuçla 2011 yılı Eylül ayında Kopenhag, Danimarka’da oynanacak Olimpiyat elemeleri ikinci aşamasına katılmaya hak kazandık.

Yine Chennai, Hindistan’da oynadığımız FIVB C&S turnuvası bizler için gurur verici sonuçlanacaktı. İki Türk takımızın yarı finalde karşı karşıya geldiği turnuvadan Selçuk-Volkan ile 2.sırada, Murat-Hakan ile dördüncü sırada ayrılıyorduk.

Selçuk-Volkan’ın yurtdışında elde ettiği bu tecrübeler ve özverili çalışmaları onlara TVF Plaj Voleybolu Ligi 2010-2011 yılı şampiyonluğunu da getirdi dersek yanılmış olmayız.2011 yılı Ocak ve Şubat aylarında kapalı kortlarda düzenlenen CEV C&S turnuvalarına da katıldık. Anapa, Rusya’daki turnuvada pek başarılı sonuçlar alamazken, Aalsmeer, Hollanda’da katıldığımız ayak Milli takımımız adına verimli geçti. İlk defa yurtdışında üç takımımızla birden ana tabloda yer aldığımız mücadelelerde, Selçuk-Volkan ile üçüncü olarak yine kürsüdeydik.

2011 yılı TVF Plaj Voleybolu Ligi’nin sona ermesiyle birlikte Milli takımımız Amerika sahillerinin yolunu tuttu. Oyuncularımız, 2010 yazında iflas eden AVP’nin yıllarca önemli ayaklarına ev sahipliği yapmış olan Huntingthon Beach, Hermosa Beach ve Long Beach gibi dünya plaj voleybolunun önemli merkezlerinde kamp yapma fırsatı buldular. FIVB Dünya Turu’na katılan oyuncularla hazırlık maçları yaptılar. Yaklaşık birbuçuk ay yurt dışında geçirilen bu kamp süresi içinde FIVB Dünya Turu 2011 sezonu da başladı.

Milli Takımımız önce Nisan ayında Brezilya’nın başkenti Brasilia’da oynanan 2011 sezonu FIVB Dünya Turu’nun ilk ayağına katıldı. Bu turnuvada geçen sene oynadığımız FIVB ayaklarına nazaran daha başarılı bir şekilde, Selçuk-Volkan ile ön elemelerde son maça kadar gelmeyi başardık. Fakat ana tabloya kalma mücadelesinde bu ayağın geçen seneki üçüncüleri Brezilyalı Benjamin Insfran-Bruno Oscar Schmidt ikilisine yenilerek elendik. Bu ayakla ilgili önemli bir not da, 1993 ve 1995 yıllarında Roberto Lopes ile birlikte FIVB Dünya Turu şampiyonu olan Franco Neto’nun ilerlemiş yaşına rağmen (44) genç partneri Lipe Rodrugues ile birlikte ön elemlerden ana tabloya ulaşmasıydı. Franco-Lipe ikilisinin elemelerin ilk turunda tie-break ile biten mücadelede Murat-Hakan’ı yenmesi ve ardından da aynı gün içinde iki tane daha tie-break ile sonlanan maçla ana tabloya kalması bizlere profesyonel sporculuk adına önemli mesajlar veriyordu.

FIVB’de sezonun ikinci ayağı olan Şanghay, Çin’de Selçuk-Volkan ile yine ana tabloya kalma mücadelesi verdik. Bu kez de Fransız Kevin Ces-Andy Ces ikilisine 2-0 yeniliyorduk.

FIVB’de oynadığımız sezonun 3. ve 4. ayakları ise bizler için biraz daha hüzünlü geçti. Önce, Prag’da ana tabloya kalma maçını, Selçuk-Volkan ile ilk seti almamıza rağmen Rus Prokopiev-Semenov ikilisine 2-1 kaybettik. Ardından Selçuk-Volkan ile ilk kez bir FIVB Grand Slam ayağına katıldık. Pekin’de düzenlenen turnuvanın ön elemelerinde ilk maçımızda güçlü İspanyol takımı Inocencio Lario-Raul Mesa ikilisini 2-0 ‘la geçtik. Ana tabloya kalma maçımızda yine bizden tecrübeli bir takım karşısındaydık. 2007 yılının FIVB Dünya Şampiyonası ikincisi Rus Dmitri Barsouk ve yeni partneri Alexey Yutvalin karşısında, ilk seti almamıza rağmen mücadeleden 2-1 yenik ayrılarak ana tabloda oynama hayallerimzi bir başka FIVB ayağına bırakıyorduk.

Plaj voleybolumuzun uluslarası turnuvalardaki dünü ve bugününü özetlemeye çalıştığım bu yazımı hazırlarken aklıma Samuel Beckett’in sevdiğim bir sözü geldi:

‘Hep denedin, hep yenildin. Olsun, gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.’ Dünyanın en iyi takımlarının bile hemen hemen her turnuvada yenilebildiği plaj voleybolunda mücadeleye devam eden takımlarımızın en yakın zamanda FIVB Dünya Turu’nda, ana tabloda ve daha üst turlarda, daha iyi takımlar karşısında galibiyetler alacağına yürekten inanıyorum.

Bayanlarda Juliana-Larissa Erkeklerde Emanuel-Alison İkilileri Şampiyon Oldular.



















13 Haziran’da start alan SWATCH FIVB Dünya Şampiyonası dün oynan final ve bronz madalya maçları ile sona erdi. Bayanlarda ve erkeklerde şampiyonluğa Brezilyalılar ulaştı.






13-19 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen SWATCH FIVB Dünya Şampiyonası dün oynan final ve bronz madalya maçları ile sona erdi. Bayanlarda Brezilyalı Juliana Feliberta Silva – Larissa Franca, erkeklerde ise Brezilyalı Emanuel Rego-Alison Cerutti takımları şampiyonluğa ulaştı.




Bayanlar finalinde Amerikalı May-Treanor-Walsh ve Brezilyalı Juliana-Larissa ikilileri karşı karıya geldiler. Mücadelenin ilk setinde daha üstün bir oyun ortaya koyan Brezilyalı ikili bu seti 21-17 kazandı. İkinci sette özellikle Kerri Walsh’un bloklarıyla iyi bir ritim yakalayan Amerikalılar seti rahat bir sekilde 21-13 kazanınca mac 3. sete uzadı. Tie-break setinde ise, sahada müthiş bir şampiyonluk mücadelesi vardı. Setin genelinde önde olan Amerikalı ikili setin sonunda 14-13 ile maç sayısı attı. Bu noktadan sonra sahada daha sakin olan Brezilyalı ikili idi. Önce maç sayısını karşıladılar ve ardından Juliana, Kerri Walsh’a müthiş bir blok yaptı. Eşitliği yakalayan Brezilyalı ikili son sayıyı da kazanarak seti 16-14 maçı 2-1 aldı ve Dünya şampiyon oldu. İlk kez Dünya şampiyonluğuna ulaşan Brezilyalı Juliana Felisberta Silva – Larissa Franca ikilisinin maçtan sonraki sevinci görülmeye değerdi.







Bayanlarda Çek Cumhuriyeti’nden Klapalova-Hajeckova ikilisini rahat bir oyunla 2-0 (21-14, 21-12) yenen Çinli Chen Xue-Xi Zhang takımı da bronz madalayanın sahibi oldu.




Erkekler finalinde ise Brezilya’nın iki güçlü takımı Marcio Araujo-Ricardo Santos ve Emanuel Rego-Alison Cerutti ikilileri karşılaştılar.












Maça iyi başlayan ve ilk setin ortalarına kadar önde olan taraf Ricardo-Marcio idi.15-15 beraberlikten sonra Emanuel’in yaptığı defanslar ve Alison’un etkili hücumları ile öne geçen Emanuel-Alison ikilisi seti 21-16 kazandı. İkinci sette ise daha üstün olan taraf Emanuel-Alison oldu. Özellikle setin başlarındaki bir pozisyona Marcio uzun süre itiraz etti ve baş hakemden Marcioya önce sarı sonra da kırmızı kart gösterdi. Bu noktadan sonra Ricardo-Marcio ikilisi oyundaki konsantrasyonlarını kaybettiler. 2. seti de 21-15 kazanan Emanuel Rego-Alison Cerutti ikilisi mutlu sona ulaştı.




Bu sonucla Emanuel Rego, 3. kez Dünya şampiyonu unvanını kazanırken, genc partneri Alison Cerutti ise 2009’da finale kaybettikten sonra bu kez kazanarak, ilk kez Dünya şampiyonluğu sevinci yasamış oldu.




Erkeklerde çekişmeli gecen bronz madalya mücadelesini ise geçtiğimiz sezon Halkbank Plaj Voleybolu takımında oynayan Letonyalı Martins Plavins ve partneri Janis Semedins karşısında 2-1 (22-20, 18-21, 15-11) kazanan 2009’un Dünya şampiyonları Alman Julius Brink-Jonas Reckermann ikilisi oldu.














Brezilyalılar Finalde






Roma’da devam eden Swatch FIVB Dünya Şampiyonası’nda erkeklerde iki Brezilya takımı finale kaldı. Emanuel Rego – Alison Cerutti ve Marcio Arujo – Ricardo Santos yarın oynanacak final maçinda birbirlerine rakip oldular.


Bugün oynanan çeyrek final maçında İspanyol Herrera-Gavira ikilisini 2-0’la (21-18, 21-17) geçen Brezilyalı Ricardo-Marcio, yarı finalde Letonyali Martins Plavins-Janis Semedins ile karşılaştı. Çekişmeli geçen ilk seti 22-20 kazanan Brezilyalı ikili, ikinci sette de rakibine karşı daha üstün bir oyun oynadı ve bu seti de 21-16 kazanarak finale kalmayı başardı.




Yarı final maçından sonra Marcio ve Ricardo’nun görüşleri şöyle idi:


Marcio: “Yarı finalde oynamak çok fazla güç ve konsantrasyon gerektiriyor. İlk sette tam performansımızı gösteremesek de kazanmasını bildik. İkinci sette stratejimizi değiştirdik ve kazanmak için en iyi yolu aradık’’


Ricardo: “Bugün çok fazla defans yaptım, özellikle de yüksek defans. İyi bir takımsanız devamlı oyununuzu geliştirmek zorundasınız. En önemli şey ise finalde olmamız ve Brezilya halkı da bizimle birlikte.’’


Emanuel Rego – Alison Cerutti ise çeyrek final mücadelesinde yine bir başka Brezilya takımı olan Pedro-Ferramenta ikilisi karşısında 2-0 (22-20, 21-16) kazandı. Yarı final maçında da son Dünya şampiyonları Alman Julius Brink – Jonas Reckermann ikilisini 2-0 (21-15, 21-15) yenen Emanuel ve Alison, adlarını finale yazdırdılar.



Yarı final maçından sonra Emanuel’in görüşleri şöyle idi:


“Dünya şampiyonası tarihinde erkeklerde ilk kez iki Brezilya takımı finalde karşılaşacak. Ricardo ve Marcio karşısında oynamak her zaman zor olmuştur. Bu maça gelicek olursak konsantrasyonumuzu ve oyun mantalitemizi hep üst seviyede tuttuk ve kazanmasını bildik. Şimdi yapmamız gereken ise dinlenmek ve yarınki final maçı için hazır olmak. Şunu da eklemek istiyorum, burada bütün hafta boyunca bizi destekleyen taraftarlara sonsuz teşekkürler.’’



Swatch FIVB Dünya Şampiyonası’nda erkeklerde yarın oyanancak final maçı öncesi Alman Julius Brink-Jonas Reckermann ve Letonyalı Martins Plavins-Janis Semedins takımları bronz madalya mücadelesi verecekler.



Bayanlarda Beklenen Final









Roma’da devam eden Swatch FIVB Dünya Şampiyonası’nda bayanlarda finale kalan takımlar belli oldu. Amerikalı Misty May-Treanor-Kerri Walsh ve Brezilyali Juliana Felisberta Silva-Larissa Franca yarın Dünya şampiyonluğu için mücadele edecekler.


Bugün oynan bayanlar yarı final ilk maçında Brezilyali Juliana-Larissa ikilisi, Çek Cumhuriyeti’nden Klapalova-Hajeckova ikilisini rahat bir oyun sonunda 2-0’la (21-14, 21-13) geçerek şampiyonada finale kalmayı başardı.


Diğer yarı final mücadelesinde ise 2008 Pekin Olimpiyatları’nın şampiyonları Amerikalı Walsh - May-Treanor , Pekin 2008 Olimpiyatları’nın bronz madalyalı takımı Çinli Chen Xue-Xi Zhang ile karşılaştı. Mücadeleden 2-1 (21-17, 15-21- 15-10) galip ayrılan Amerikalı ikili, Swatch FIVB Dünya Şampiyonası’nda bayanlarda finale kalan ikinci takım oldu.





Yarı final maçından sonra Kerri Walsh ve Misty May-Treanor’un görüşleri şöyle idi:


Misty: “Oynadığımız her maçta aslında tie-break setine kalmak istemiyoruz, ilk iki sette maçı almalıydık. İkinci sette ritmimizi kaybettik fakat üçüncü sette geri geldik. Bazen kaybedilen ikinci setten sonra maçı kazanmak zor olabilir ama biz bugün başardık ve finaldeyiz.’’


Walsh: Heyecanlı bir final olacak. Bu sene Larissa-Juliana ikilisine karşı oynadığımız iki maçı da kaybettik. Yarın onlara karşı bu seneki ilk galibiyetimizi almak istiyoruz. Brezilyalı ikili çok iyi bir takım, yarın zorlu bir gün olacak.’’


Bayanlarda yarın oynanacak Walsh – May-Treanor, Larissa – Juliana finali, 2005’te Amerikalıların kazandığı Dünya şampiyonası finalinin de rövanşı niteliğinde olacak.Walsh – May-Treanor ikilisinin bugüne kadar üç Dünya şampiyonluğu bulunuyor. Brezilyalı ikilinin ise Dünya şampiyonlarında bir gümüş, bir de bronz madalyası var.





Amerikan Düellosunda Kazanan May-Treanor - Walsh Oldu.




Roma’da devam eden Swatch FIVB Dünya Şampiyonası’nda çeyrek final maçları tüm hızıyla devam ederken, bayanlarda iki Amerikalı takım karşı karşıya geldi.2008’in Olimpiyat Şampiyonu Misty May-Treanor – Kerri Walsh ile 2009’un Dünya Şampiyonu Jen Kesyy – April Ross takımları arasında oynanan maç nefeslerı kesti.




Karşılaşmanın ilk setinde daha üstün olan Walsh – May-Treanor ikilisi, bu seti 21-18 kazandı. ikinci sette April Ross’un smaç servisleri ile etkili olan Kesyy-Ross ikilisi bu seti 21-18 alınca karşılaşma tie-break setine uzadı. 3. sette özellikle Kerri Walsh’un kritik anlarda gelen blokları May-Treanor-Walsh ikilisini son sette önde tuttu ve bu seti 15-10 alan ikili karşılaşmadan 2-1 galip ayrılarak yarı finale kalmayı başardı.Maçtan sonra Kerri Walsh’un eşi Casey Jennings ve çocukları ile olan sevinci görülmeye değerdi.




Şampiyonada bayanlar yarı final eşleşmeleri de şu şekilde oluştu:


Klapalova-Hajeckova CZE [22] - Larissa-Juliana BRA [1]

Xue-Zhang Xi CHN [8] - May-Treanor-Walsh USA [5]